top of page

Karartma Geceleri

Güncelleme tarihi: 4 Tem

Rıfat Ilgaz'dan Karatma Geceleri okurken dikkatimi özellikle mavi ışıklı el fenerleri çekti. Neden mavi? Kitapta daha bir çok şeye anlam veremesem de biraz araştırarak 1940'lı yıllara ışık tutacak bazı haberleri derledim. Eminim hoşunuza gidecek, bilemedim, belki de gitmeyecek.

Rikkat ve Rıfat Ilgaz (Nişan, 1939)
Rikkat ve Rıfat Ilgaz (Nişan, 1939)
30 İkinciteşrin (Kasım) 1940 Cumhuriyet Gazetesi Manşeti. Sağ Üst Köşede "Işıkların Maskelenmesi, Yarın akşamdan itibaren tam tatbik edilecek, Halkın riayet etmesi lazım tedbirler Vilayetin yeni talimatnamesinde tamamen izah olunmaktadır" yazıyor.
30 İkinciteşrin (Kasım) 1940 Cumhuriyet Gazetesi Manşeti. Sağ Üst Köşede "Işıkların Maskelenmesi, Yarın akşamdan itibaren tam tatbik edilecek, Halkın riayet etmesi lazım tedbirler Vilayetin yeni talimatnamesinde tamamen izah olunmaktadır" yazıyor.

Üçüncü sayfada gazetenin haberine rastlıyoruz. Vilayet talimatnamesini özellikle merak ettiğimden detaylı olarak okumak istedim. Buyrun beraber göz gezdirelim:

30 İkinciteşrin (Kasım) 1940 Cumhuriyet Gazetesi 3. Sayfa
30 İkinciteşrin (Kasım) 1940 Cumhuriyet Gazetesi 3. Sayfa

Yazıyı biraz yakınlaştırdım ve haberi aşağıda birebir kaleme aldım:


(Aşağıda karşılacağınız belki bilmediğiniz kelimeler: tenvirat: aydınlatma, memnu: yasak)


Işıkların Maskelenmesi


Yarın akşamdan itibaren tam tatbik edilecek

Şehrimizdeki sokak ışıkları dün gece saat beş buçukta söndürülmüştür. Şimdiye kadar ışıklarını muhafaza eden meskenler de yarın akşamdan itibaren tamamen maskelenmiş olacak ve İstanbul tamamile karanlık bir manzara arz edecektir. Meskenlerde ışıkların bu akşamdan itibaren maskeleneceğine dair haberler doğru değildir. Alakadar memurlar yarın gece şehirde teftişler yapılacak ve verilen talimata aykırı hareket edenleri tespit edeceklerdir.


Vilâyetin neşrettiği talimatname


İstanbul Vilâyetinden:


Işıkların söndürülmesi ve maskelenmesi hususunda evlerde yapılacak hususal:

1. Her ev, pencere, terasa, balkon, kapı gibi bilumum menfezleri siyah bez veyahud kağıdla gayet sıkı olarak ve hiç aralıktan ışık sızmayacak şekilde kapanmalıdır.

2.  Kırmızı, sarı, yeşil gibi renk veren örtülerle maskelemek yasaktır.

3. Apartmanlarda bilhassa merdiven pencerelerile hava aralıklarına tesadüf eden mutfak gibi pencerelerin de tamamen maskelenmesi lazımdır.

4. Apartman, otel, kazino, han gibi binaların kapılarında ve antrelerinde yanan lambaların koyu mavi renkte ve üzeri maskelenmiş olarak sokağa aydınlık vermeyecek şekilde maskelenmesi lazımdır.


Dükkan, mağaza ve emsali yerlerde yapılacak işler

1. Sokak, cephe, numara, reklam gibi bilimum tenviratın her ne şekilde olursa olsun yakılması memnudur.

2.  Dükkan ve mağazaların vitrinleri tamamen maskelenecektir.

3. Sinema, tiyatro, bar ve mümasili gibi umumi yerlerin antreleri gene maskelenmiş koyu mavi lamba ile sokağa aydınlık sızmayacak şekilde olmalıdır veyahud dışarıya aydınlık vermemesi için iç içe iki kapı olmalıdır. Birinci kapı açıldığı zaman ikinci kapı kapalı bulunmalı ve birinci kapı kapandığı zaman ikinci kapı açılmalıdır.

4. Ampullerin üzerinde muhtelif renk kağıd yapıştırmak suretile maskelemek yasaktır.

5. Bilimum dükkanlarda her ne şekilde olursa olsun dışarıya aydınlık verecek lamba yakılması memnudur.


Halkın riayet edeceği hususlar:

1. Halkın kullanacağı el fenerleri de mavi ampul veya boya ile maskelendirilmelidir. Açık kullanılan lâmbaları alınacaktır.

2. Karanlıkta halkın yolun sağını takib etmesi, selametle yürümek noktasından lüzumludur.

3. Elektrik fenerlerinin vesaite karşı tutulması ve bilhassa gelen otomobillere karşı tutmaları kazaya sebebiyet vereceğinden bu cihetten halkın sakınmaları lazımdır.

4. Bu maskelemenin nihayet 1/12/940 gününe kadar ikmal edilmiş olması lazımdır.


O gece yapılacak teftişte maskelenmemiş ışık görülürse emre riayet etmeyenler hakkında kanuni takibat yapılacaktır."


Şimdi bu noktada bir durup düşünelim, neden karartma?

Araştırmalarıma göre karartmalar, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye gibi savaşın doğrudan içinde olmayan ama güvenlik riski taşıyan ülkelerde, hava saldırılarına karşı savunma amacıyla uygulanan bir politikaydı.


Düşman uçaklarının gece görüşünü zorlaştırmak için şehirlerin ışık kaynakları gizleniyordu.


Özellikle kıyı şehirleri (İstanbul, İzmir, Samsun gibi) ve stratejik noktalar (demiryolları, limanlar) potansiyel hedef olarak görülüyordu.


Karartma uygulamalarıyla şehir halkı düzenli davranışa yönlendiriliyor, devletin kontrol duygusu güçlendiriliyordu.


Bu bağlamda karartma uygulamalarını devletin otoritesini pekiştiren, aynı zamanda “ortak tehdit bilinci” yaratan bir sosyal mühendislik aracı olarak yorumlayabiliriz.


Mavi ışık tercihinin sebebi ise biraz bilimsel.

  • Mavi ışık, gözle görülür ışık spektrumunun düşük yoğunlukta bir bölgesindedir.

  • Özellikle gece uçuşlarında, yüksekten bakan pilotların mavi ışığı algılaması çok daha zordur.

  • Böylece şehirlerin veya bireylerin yerleri kamufle edilmiş olur.

  • Bugün hâlâ bazı denizaltı ve uçak gemisi uygulamalarında “mavi veya kırmızı ışık kullanımı”, dışarıdan fark edilmemek için uygulanıyormuş. Bu, askerî optik kamuflajın temel yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyormuş.


Bu karartmalar 4 yıl kadar sürmüş.


3 İkinciteşrin (Kasım) 1944 Cumhuriyet Gazetesi Manşeti
3 İkinciteşrin (Kasım) 1944 Cumhuriyet Gazetesi Manşeti

20 Ekim 1940 yılı nüfus sayımına göre Türkiye'nin nüfusu o yıl 17.820.950 kişidir. İstanbul'un ise 815.638'i şehirde 175.599'u köyde olmak üzere toplam 991.237 kişi. 2025 yılında bu rakamlar beynimizi döndürmeye yetiyor. Bir milyon bile olmayan bir İstanbul. Tabi ilk bir milyonu geçişi 22 Ekim 1945 yılındaki sayımda görülüyor: 1.078.399 kişi.


Karartma tedbirlerinin sonlandırılmasına dair sevindirici haberlere ek olarak -haberde ikinci bir emre kadar halkın elindeki karartma malzemelerini muhafaza etmesi istenmekle birlikte- bir haber daha dikkatimi çekti:


Gazete'nin sağ altında (1944 yılına ait olan) İstanbul Valisi Lütfi Kırdar İstanbul Belediyesi'nin kaynaklarının Avrupa'nın 70 bin nüfusluk şehirleri ölçüsünde olduğunu veryansın ediyor ve 300 kişilik zabıta ekibi olduğunu söylüyor.


Fakirlik dizboyu. Bir milyona varan nüfusuyla İstanbul'un belediye gelirlerinin 70 bin nüfuslu bir Avrupa şehri etmediğini dillendirmek...


Konudan ufak bir sapma olur gibi oldu ama hepsi anlık bir günün, haftanın, ayın ve yılların içindeki o dönemin insanlarının yaşamlarından kesitler... Bir tarafıyla bakarak doğru yorumlamak elbette mümkün değil. Bu anlamda eksik bilgimden ötürü İlber Hoca affetsin cahilliğime versin.


1940'ın sonları ve 1945 yılları arasındaki yaklaşık 4-4.5 sene süren bu akşamları karartma tedbirleri bana Covid-19 dönemi pandemisi psikolojisini hissettirdi. Elbette savaş çok daha korkunç. Kıyas etmek bile zor. Öte yandan akşamları elektriklerimiz açık, her yer ışıl ışılken kapkaranlık bir dünyayı hayal etmek. Hele ki o güzel İstanbul'un gece manzarasından yoksun olmak. Eminim ki dönemin romantiklerini oldukça derinden etkilemiştir.


Evlerde pencereler karartma malzemeleri ile kaplanıyor.
Evlerde pencereler karartma malzemeleri ile kaplanıyor.
3 Aralık 1942 Yılı İstanbul Tarihi Yarımada'da Karartma Gecesi Fotoğraflı Belge
3 Aralık 1942 Yılı İstanbul Tarihi Yarımada'da Karartma Gecesi Fotoğraflı Belge
Tramvay ampulleri mavi renklileriyle değiştiriliyor.
Tramvay ampulleri mavi renklileriyle değiştiriliyor.
Tramvaylarda perdeler takılıyor. Karaköy Bankalar Caddesinde Ziraat Bankası'ndaki Siyah storlar yine dönemin karartma tedbirlerinin bir ürünü.
Tramvaylarda perdeler takılıyor. Karaköy Bankalar Caddesinde Ziraat Bankası'ndaki Siyah storlar yine dönemin karartma tedbirlerinin bir ürünü.
Kıymetini bilmediğimiz/bilemediğimiz geceleri yaktığımız her ışık tarihte muhtemeldir ki ekseriyeti toprak altında yatan büyük dedelerimiz ninelerimiz için bir hazine/inanılmaz bir özgürlükmüş meğer...
Aydınlık ve bol ışıklı geceleriniz olsun...

1 Yorum


Hypatia
Hypatia
25 Haz

İlber hoca affetsin, bu yazı ile ampule bakış açım değişti.


Ampul bir yana, 2 gün önce Mustafa Bey'e emanet ettiğim kitap 76 yaşında bir teyzemize ait. 1949 doğumlu olmasına rağmen küçük yaşlarında kullandıkları karartma perdelerini hatırlıyor. Nitekim karartma geceleri bir emir ile iptal edilmiş dahi olsa etkileri bir süre daha devam ediyor.

Sadece perdeler de değil, Ankara'daki siren seslerini de hatırlıyor teyzem. Çünkü 1945 sonrası

Soğuk savaş tehtidi ve sivil savunma tedbirleri açısından halk diri tutulmak isteniyor.


Düzenlendi
Beğen
bottom of page