Şakir Paşa Ailesi: Bir Kültür Hanedanı
- Kitap Kurdu
- 21 May
- 6 dakikada okunur
Şakir Paşa Ailesi'nin yaşamı "Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar" adlı televizyon dizisine ilham kaynağı oldu ve ülke genelinde aileye yönelik merak oldukça arttı. Biz de bu yazıda çok bilinmeyen detayları birararaya getirdik ve özellikle Kitap Kulübümüzün radarındaki isim Halikarnas Balıkçısı'nı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) biraz yakından tanımak ve tanıtmak istedik.
Tarih sahnesinde bazı aileler vardır ki yalnızca kendi dönemlerini değil, kuşaklar boyunca kültürel kimliğimizi şekillendiren izler bırakırlar. Şakir Paşa Ailesi de bu ender örneklerden biridir. Ressamlar, yazarlar, diplomatlar ve entelektüeller yetiştiren bu köklü aile, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun çalkantılı son dönemlerine hem de Cumhuriyet'in doğuşuna tanıklık etmiş bir kültür hanedanıdır.

Şimdi bu Şakir Paşa ailesi tabi Türk entelijansiyası içinde önemli bir yeri olan bir aile. Şakir Paşa ailesinin benzeştiği örnekler arasında Alman müzisyen Bach ailesi, İngiliz edebiyatında önemli bir yeri olan Brontë ailesi, Fransız edebiyatında önemli bir yeri olan Dumas Ailesi sayılabilir. Bunlara Avrupalılar "cultural dynasty, artistic dynasty" gibi kavramlar getirmiştir. Fransızlar kültürel sermaye sahibi aile anlamına gelen "Pierre Bourdieu" kavramını kullanırlar. Ailenin sanatı, edebiyatı ve kültürü birikim olarak kuşaktan kuşağa aktardığı aileler için sosyolojik bir terimdir. Bizim ülkemizde de daha çok arapça kökenli "münevver" kelimesi kullanılır. Öte yandan "kültür hanedanı" olarak isimlendirmek aile/soy vurgusuyla daha yerinde geliyor.

Ailenin Kökeni ve Kabaağaç’a Yerleşme
Şakir Paşa Ailesi'nin kökenleri, Antalya'nın Elmalı ilçesindeki Türkmen aşiretlerine dayanmaktadır. Ailenin atalarından Kabaağaçlızade Miralay Mustafa Asım Bey, Osmanlı ordusunda subay olarak görev yapmıştır. Asım Bey, katiplik göreviyle Şam'da bulunduğu sırada Zehra Hanım ile evlenmiş ve burada çocukları Sare ve Ahmet Cevat dünyaya gelmiştir. Ancak Asım Bey'in hastalanması üzerine 1853 yılında hava değişimi amacıyla Afyonkarahisar'a gelmiştir. Daha sonra Bursa İdâdî Mektebi'ne müdür olarak tayin edilmiştir. Bu süreçte, ailenin Afyonkarahisar'ın Kabaağaç bölgesine yerleşmesi, Soyadı Kanunu sonrası "Kabaağaçlı" soyadını almalarına vesile olmuştur.
Maddi Kayıplar ve Kabaağaç Çiftliği'ne Dönüş
Mehmed Şakir Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli görevlerde bulunmuş bir diplomat ve askerdi. Ancak Balkan Savaşları öncesinde, ailesinden miras kalan gayrimenkulleri satarak Selanik'te bir otel inşa ettirmiştir. Ne yazık ki, bu otel savaş sırasında yanmış ve aile büyük bir maddi kayba uğramıştır . Bu ekonomik zorluklar, Şakir Paşa'yı 1914 yılında oğulları Suat ve Cevat Şakir ile birlikte Afyonkarahisar'daki Kabaağaç çiftliğine dönmeye sevk etmiştir. Bu ziyaretin amacı, çiftliğin gelir-gider durumlarını incelemek ve kızının yaklaşan düğünü için gerekli masrafları karşılamaktı.
Aile Trajedisi: Baba-Oğul Çatışması
1914 yılının Temmuz ayında, Afyonkarahisar'daki Kabaağaç çiftliğinde, Mehmed Şakir Paşa ile oğlu Cevat Şakir arasında ciddi bir tartışma yaşanmıştır. Bu tartışma sırasında, Cevat Şakir'in tabancasından çıkan kurşun babasına isabet etmiş ve Şakir Paşa hayatını kaybetmiştir. Olayın ardından Cevat Şakir, cinayet suçlamasıyla yargılanmış ve 15 yıl kürek cezasına çarptırılmıştır. Yedi yıl hapis yattıktan sonra sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılmıştır. Bu serbest bırakılma konusu da biraz şüphelidir: hakeza dönemin İstiklal Mahkemesi üyesi milletvekili Kılıç Ali devreye girmiş, daha sonralarında Füreye Koral ile evlenmiştir.
Bir Diplomat, Bir Ressam: Mehmed Şakir Paşa (1855-1914)
Diplomat, sanat hamisi
Mehmed Şakir Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde önemli görevlerde bulunmuş bir diplomattır. Hariciye Nazırlığı yapmış, yurtdışında büyükelçilik görevlerinde bulunmuş, farklı kültürlerle iç içe yaşamış, Batılı anlamda eğitim almış bir Osmanlı paşasıydı.
Sanata düşkünlüğüyle bilinir; resimle, hatla ve edebiyatla ilgilenirdi. İyi bir ressam ve koleksiyonerdi. Çocuklarına verdiği eğitimde hem Doğu hem Batı’yı harmanlayan bir vizyon sergilemişti. Ancak Mehmed Şakir Paşa'nın hayatındaki asıl trajedi, oğluyla olan çatışmasında düğümlenir. Geleneksel otorite anlayışı ile Batılı eğitim almış bir paşa olan baba; özgür ruhlu, bohem ve sanat tutkunu bir yazar olarak şekillenen oğlu Cevat Şakir ile zaman zaman sert çatışmalar yaşamıştır.
Giritli Sare İsmet Hanım (1855 (tahmini)-1938)

Mehmed Şakir Paşa'nın eşi, Giritli bir ailenin kızı olan Sare İsmet Hanım'dır. Şakir Paşa, Girit'te başyaverlik yaptığı dönemde tanıştığı Sare İsmet Hanım ile evlenmiştir. Bu evlilikten altı çocukları olmuştur.
Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)
Hakkiye Koral
Ayşe Erner
Suat Şakir Kabaağaçlı
Fahrelnissa Zeid
Aliye Berger
Her ne kadar hakkında daha az bilgiye sahip olsak da, Sare İsmet Hanım'ın çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilendiği, ev içinde çok yönlü bir kültürel ortam sağladığı bilinir. Ailenin hem doğulu hem batılı değerleri bir arada taşımasında onun rolü büyüktür.
Bodrumlu Homeros: Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886–1973)
Yazar, düşünür, Halikarnas Balıkçısı

Oxford mezunu, mitoloji tutkunu ve deniz âşığı... Cevat Şakir, “Halikarnas Balıkçısı” mahlasıyla Ege’nin doğasını ve Anadolu kültürlerini destansı bir dille yazıya dökmüştür. 1925’te sürgün edildiği Bodrum, onun hem sürgün yeri hem de hayatının anlamı olmuştur. “Mavi Sürgün” adlı otobiyografik eseri ve “Aganta Burina Burinata” gibi romanlarıyla edebiyatımıza yeni bir doğa ve tarih bakışı kazandırmıştır. Cevat Şakir, modern Türk edebiyatında doğayla barışık ve mitolojik bilince açık bir “yerli hümanizm”in temsilcisi sayılır. Eserleri yalnızca edebi değil, aynı zamanda sosyolojik ve ekolojik bakımdan da kıymetlidir.
Romanları
Eser | Yıl | Konu |
Aganta Burina Burinata | 1945 | Bir denizcinin içsel yolculuğu ve özgürlük arayışı. Ege denizi başrolde. |
Deniz Gurbetçileri | 1969 | Bodrum’dan ayrılan denizcilerin gurbette yaşadığı zorluklar. |
Uluç Reis | 1962 | Osmanlı leventi Uluç Ali Reis’in denizcilik ve korsanlık macerası. |
Turgut Reis | 1966 | Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis’in yaşamı ve Akdeniz seferleri. |
Bulamaç | 1972 | Ege kasabasında geçen, köylülerle şehirli arasındaki yaşam çatışması. |
Öyküleri
Eser | Yıl | Özellik |
Ege Kıyılarından | 1939 | Ege kasabalarında geçen sade ama derin hikâyeler. |
Merhaba Akdeniz | 1947 | Deniz, dostluk, doğa temalı kısa hikâyeler. |
Yaşasın Deniz | 1954 | Deniz insanlarının yaşamına dair gözlem dolu öyküler. |
Ege’nin Dibi | 1952 | Mitolojik ve halk anlatılarıyla harmanlanmış kısa öyküler. |
Gülen Ada | 1957 | Toplumsal eleştiri ve nostalji içeren Ege hikâyeleri. |
Denemeleri
Eser | İçerik |
Anadolu Efsaneleri | Mitoloji, halk anlatıları ve Anadolu uygarlıkları üzerine yorumlar. |
Anadolu’nun Sesi | Anadolu’nun çok kültürlü tarihine ve halk sanatlarına bakış. |
Hey Koca Yurt | Anadolu topraklarının zenginliğine duyulan sevgiyle yazılmış denemeler. |
Mavi Sürgün | Sürgün edildiği Bodrum’da geçirdiği yılların anısı ve hayat felsefesi. |
Altıncı Kıta: Akdeniz | Akdeniz’i bir “medeniyet kıtası” olarak görür; kültürel tarih okuması. |
Fahrelnissa Zeid (1901–1991)
Modern Türk resim sanatının kadın öncülerinden, uluslararası ressam
Ailenin en tanınmış figürlerinden biri olan Fahrelnissa Zeid, Türk resim sanatında modernizmin öncülerindendir. İlk kadın sanatçılarımızdandır. Avrupa'da eğitim görmüş, sanatını Paris, Londra ve Amman gibi merkezlerde sergilemiştir. Eserleri bugün Louvre ve Tate gibi önemli koleksiyonlarda yer alır. 1950’lerde soyut dışavurumculuğun güçlü temsilcilerinden biri olarak dünya çapında tanınmıştır.
Aliye Berger (1903–1974)
Gravür sanatının öncüsü
Fahrelnissa Zeid’in kız kardeşi, Halikarnas Balıkçısı’nın ise küçük kız kardeşi olan Aliye Berger, Türkiye’nin ilk kadın gravür sanatçılarındandır. Özellikle “yazı” ve “çizgi”nin uyumunu yakaladığı özgün işleriyle bilinir. 1954 yılında İstanbul’da açtığı kişisel sergi büyük ilgi görmüş, yurtdışında da birçok sergide yer almıştır. Sanatında, hem Doğu mistisizmini hem de Batı tekniğini harmanlamayı başarmıştır.
Ablas Hakiye'nin kızı Füreya’nın keman hocası Macar asıllı Karl Berger ile uzun yıllar aşk yaşadı.
20 yılı aşan çalkantılı aşkları boyunca Karl’ın Marie adındaki bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenmiş ve kadını kalçasından silahla vurmuştu. Evli ve çocuklu kadın Aliye’den şikayetçi olmamış, olay kaza süsü verilerek kapatılmıştı. Ama Şakir Paşa ailesi yeniden gazete manşetlerine düşmüştü.
1947’deki evliliklerinin 6'ncı ayında Karl Berger Büyükada'da kalp krizinden yaşamını yitirdi. Aliye acısını ve yasını daha kolayca atlatabilmek için kendini gravür ve heykel yapmaya adadı. Böylece Türkiye’nin öncü gravür sanatçılarından biri oldu.
Füreya Koral (1910 – 1997)
İlk Türk Kadın Seramik Sanatçısı
1910 yılında Büyükada'da doğdu. Babası Mehmet Emin Koral, annesi Şakir Paşa'nın kızı Hakkiye Hanım idi. Birçok sanatçı yetiştirmiş Şakir Paşa ailesinin bir üyesi olarak iyi bir öğrenim gördü; sanatla iç içe bir yaşamı oldu. Ressam Fahrünnisa Zeyd ile Aliye Berger teyzeleri, yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı dayısıdır.
Türkiye'nin ilk profesyonel kadın seramik sanatçısıdır. Çağdaş seramiğin öncüsüdür.
Paris, Lozan ve Meksika gibi şehirlerde sanat eğitimi almıştır.
1950'lerden itibaren seramiği mimarlıkla birleştiren öncü işlere imza atmıştır. Otellerde, kamu binalarında ve özel yapılar için büyük boyutlu panolar, duvar işleri üretmiştir.
Gençliğindeki ilk evliliğinden sonra dayısı Cevat Şakir’i İstiklal Mahkemesi’nde yargılayan üyelerden dönemin milletvekili Kılıç Ali’yle evlenmiştir. Ali Kılıç'ın da futbolcu, yazar gibi münevver bir aile silsilesi oluşmuştur.
Ayşe Kulin'in Füreya'nın hayatını romanlaştırdığı "Füreya" kitabı bulunuyor.
İzzet Melih Devrim (1907–1981)
Felsefeci, akademisyen
Şirin Devrim'in babası, Fahrelnissa Zeid'in eşi İzzet Melih Devrim, Babası Girit-Kandiye'den mutasarrıf Mustafa Esat Bey'dir. Galatasaray Lisesi'nden 1906 yılında mezun oldu. Paris'te hukuk eğitimini tamamladı. Yurda dönüşünde 1906-1925 yılları arasında Reji İdaresi'nde çalıştı. 1925-1940 yılları arasında, şirket ve banka yönetim kurullarında yer aldı. 1941'de Anadolu Ajansı Müdürlüğü'ne atandı ve 1948 yılında emekliye ayrıldı. Roman, hikaye, oyun, inceleme ve Fransız çevirileri ile bilinir. Fransız diline yaptığı hizmetler ve Henri Bataille üzerine yaptığı incelemesi nedeniyle 1938'de Paris Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından, Edebiyat doktorluğu unvanı verildi. 1957 yılında Paris Yazarlar Birliği daimî üyeliğine seçildi. Edebiyat alanında Fecr-i Ati topluluğu içinde yer almıştır.
Nejad Melih Devrim (1923–1995)
Soyut ressam, sanat öncüsü
Fahrelnissa Zeid ve İzzet Melih Devrim’in oğlu olan Nejad Devrim, Paris merkezli sanat çevrelerinde tanınmış önemli bir ressamdır. Eserleri soyut dışavurumculuk ile Doğu minyatür geleneğini harmanlar. İstanbul, Paris ve Varşova arasında geçen hayatı boyunca farklı kültürleri sanatına yansıtmıştır. Modern Türk resim sanatında çığır açan isimlerden biridir.
Şirin Devrim (1926–2011)
Tiyatrocu, yazar, eğitimci
Fahrelnissa Zeid’in kızı olan Şirin Devrim, tiyatro ve sahne sanatlarında etkin olmuş bir figürdür. Türkiye’de ve Amerika'da oyunculuk yapmış, yazılar kaleme almış ve öğretim görevliliği yapmıştır. Kaleme aldığı otobiyografik kitaplarda ailesinin iç dünyasını da derinlikli biçimde anlatır. “Şakir Paşa Ailesi” kitabıyla, aile üzerine en doğrudan içsel tanıklıklardan biri onundur.
Bir Aile, Çok Yönlü Bir Miras
Şakir Paşa Ailesi, yalnızca sanatla değil, düşünce, diplomasi ve edebiyatla da yoğrulmuş çok katmanlı bir kültür ailesidir. Her biri farklı alanda öncü olan bu bireyler, Cumhuriyet’in kültürel temelinin inşasında sessiz ama derin izler bırakmışlardır.
Bugün onların eserlerine baktığımızda yalnızca bir aile geçmişine değil, aynı zamanda bir ülkenin tarihi birikimine ve kültürel evrimine tanıklık ediyoruz.
Yorumlar